28 Mart 2008

Bir Trajedinin Ardından ......

İçimden Yıllar Dökülüverdi.....
26 Mart günlü SKY TÜRK televizyonundaki hukuk ve sanat söyleşimin içeriğinde gençlerede önerilerim oldu...Ancak  kamu oyunda ses getiren   eğitimli bir annenin ölüm tarzı beni derinden sarstı...
Neden oluyor ... ve biz ne yapıyoruz gençlere....
İki yetişkin kız annesi ve torun sahibi anneanneyim .Hukuçuyum ve sanatın içindeyim ..Babalarının erken ölümü nedeniyle biri 11 diğeri 19 yaşındayken  iki kızım yaşamın acı gerçeğini erkenden öğrendi....
Kızlarımın tepkilerinden ders alarak onları yetiştirdim.....Gölgemde kalmadılar...Onların sevgilerinin , eşlerine ve çocuklarına  aktığını görmekle vazifenizin büyük bir bölümünü başarmış sayılırsınız ... bitmez çocuklarımıza vericeklerimiz...  sevginiz onların yaşadığı sevgilerle çoğalır .... bunu bilmeliyiz ....... bunu öğrenmeliyiz ...En önemli bu gerçeği kabullenmeliyiz ... o zaman öyle güzel olurki herşey ...
 .      
Önemsediğim konulardan en önemlisi, gençlerin delikanlı dönemi olan 18 yaş, evden ayrılmak istiyorsa  bağımsızlığını desteklemek gerektiğini  ...Öğrettiler...İsyanlarıyla,kavgalarıyla ..acıtarak , en hassas yerlerimizden vurarak , kendi üzerlerinden tehdit savurarak ,üzerek ....ama öğrenmeliyiz ...çünkü kendi acılarını çıkmazlarını başka kimden çıkarabilirler ..kum torbası olucağız, direneceğiz seveceğiz ve hep yardımcı olacağız .. Gereğinde psikolojik danışmanlardan akıl alacağız...çünkü babalarının gidişinde ne şekilde olursa olsun .. ilk merhalede suçlanan annelerdir .. bilhassa kız çocukları için .... Sevgimizden şüphe etmemeliler o zaman şansımız olabilir.. onları kazanmak için. 'seni sevdim ama anlıyamadım affet yavrum 'diyebilmeliyiz. İşte Öğrendiklerimin bazıları.....
Anne bir şekilde yalnız kalmışsa TUTSAK SEVGİDEN vazgeçmeli.Sevgi otoritesi kurmamalı ...Sevgi hastalık haline gelmemeli ...Hele kız anneleri  rakip olucak özelliklere sahipse  bu konulara çoook daha dikkat etmeli .. .Anne kendi değerlerini koruyarak onları kendi alanlarında hür bırakmalı yollarını açmalı .... ama yanlarında değil .......
Anne kendini sorgulamalı , özür dileyebilmeli ,kendini acındırmamalı tekrarla  ancak o zaman çocuğuna ulaşma şansını yakalıyabilir ..Şans  kelimesini tekrarlıyorum...
evet bunlar yakalanması çok güç anlardır ...
..Kıyaslamadan aşşağılamadan konuşmalı ....
 
Yalnızlığını çocuklarını yanında tutarak korumamalı ...Kuşlar alemindeki gibi uçmayı  öğretmeli ve zamanında yuvadan itmeli...Çocuklarımızı sevmek budur ....Kendimizi sevelim oda kendini sevmeyi ve başkalarını sevmeyi öğrensin ...
Gencin  hele bu kız çocuğu ise.. o babasızlığın ruh haliyle çılgın sevgi arayışında  .. toplum zaten sıkıştırıyor  ,birde anne  ona anlayış göstermez ise ... o ne acı bir  çıkmazdır... o genç için ..
Anne olduysa GÜÇLÜ  olmayı bilmek ZORUNDADIR .
Kız çocuklarını  eğitirken  bilhassa üniversite çağında  derslerden önce  SEVDİĞİN VARMI ? diye sorabilmeli   doğa  bunla beslenir .KADIN DOĞURANDIR .Eşini bulmak zorundadır ... Biz sadece sevdikleri insanı görmekle ona yardımcı oluruz .. uzakta olsunlar ama yüzleri gülsün .. ayrı evlerde otursunlar ... yanyana olmaktan daha çok korunurlar , aradıkları zaman sitemli olmadan özleminizi abartamadan onları dinleyin .. öylesine iyi olurlar ve öylesine sizi severlerki   yalnızlığınız çoğalır  ve hayata bağlanırsınız.. TUTSAK SEVGİ sevgi olamaz çocuklarımız için .... onları doğaya sunmalıyız ...sevgileriyle mutlu olmalıyız ....seçme şansı vermeliyiz ..Yanlışta ısrarlı olurlarsa  geri dönüşlerinde muhakkak onlara KUCAK AÇMALI  ve korumalıyız ... işte o zaman isterlerse yanımıza almalıyız ..... Sizden uzak ve cesur kararlar almışlarsa ve  hele içinde sevgi varsa..' Ne güzel olmuş evladım .'.' senin için hayırlı olsun diyebilmeliyiz '. Biz yanlarında yokuz diye KISKANMAMALIYIZ , ve kendimiz yaşam cesaretimizle onlar örnek olmalıyız ..... Sonra yanlışlarımızı düzeltmeyi onlardan öğrenmeliyiz......Sesle davranışlarıyla veya sessizlikleriyle ...Çocuklarımız bize hep mesaj verir ... eğer öğrenmek ve görmek  istersek tabii  .Onlar bizim aynamız ....İşte  parça bölük yazıverdim .... Evet içimden yıllar dökülüverdi.....
 
 
 

21 Mart 2008

Turban Konusunu Bana Unutturan Şey.... Üniversite Bahçesinde Müzik......

Piyano&Ney çalışmalarına   Alper'in yanı sıra   meslekdaşı ve yaşdaşı  Stj. Avukat Sinem'de bağlamasıyla katıldı. Konser salonunun görkemli piyanosunun etrafı gençlerle doldu.. Fareli Köyün Kavalcısı gibi hissettim kendimi .. Piyanonun sesini duyan geliyordu ...Sonra Fen Fakültesi Bahçesinde Özer ve Deniz Fizik bölümü öğrencileri onlarda bağlamasıyla müzik yapınca . ...Ben  . çoook mutlu oldum ...Ümidim kırılmıştı  ama vardı  işte güzel çocuklar .. ve sanat onları bağımsız ve birbirlerine hemen arkadaş  kılıyordu.....Turbanı  konu etme saçmalığının içinde bir vaha sundular bana ..Saatlerin nasıl geçtiğini anımsamıyorum bile  .. Şahsi kırılganlıklarımı ,yorgunluklarımı ... adliye koridorlarının   ürkütücü   yalnızlığını , soğuk duvarlarını  unutturdular ....  Teşekkür ediyorum  gençler size ...İşte piyano ...  beni yaşsız yapan meditasyonum .........   

20 Mart 2008

Yaşlılığı Geciktiren İlaç!!!!!!


Eveeeet  yaşı  elli'yi geçenlere  şiddetle tavsiye edilir .Dünyanın kuruluşundan beri vardır  ve heryerde formülü aynıdır.. Eczahanelerde satılmaz . İmalat doğrudan çocuklar tarafından yapılır .. Sperm ve yumurta ...heheheh Evet bu ilacın ismi...Torun 'dur .....
Kullanım süresi  yaşadığın sürecedir ... Yan tesirleri zaman zaman yorgunluk ve imalat sahipleri ile
gerginlik olabilir .. Çünkü bu ilaç bağımlılık yapar heheheh .. Ama faydaları.. Gezdirmek için yürüyüş .. hoppala yapmak için el kol jimnastiği ...  veeee en önemlisi sevimli gülücükleri nedeniyle terapi yaptırır bu ilaç ....üzüntüleri unutturur ve bağışıklık sistemini güçlendirir
ve tesirini kısa zamanda gösterir..İlacın kullanma şekli şarta bağlı değildir ..İmalat sahipleri ile aranı iyi tutarsan kısa aralıklarla her zaman alabilir ve kullanabilirsin  bu sevimli ilacı ......Dedim ya bu
ilacın ismi torun  içindeki   sihirli karışım saf  sevgidir yaaaaaaa.........., 

12 Mart 2008

Bir Çatalca Seyahati !!!!!

Kısa Gün İçinde Serüven
Kaç gündür Yeşilköy'deki dairemin  bulunduğu binanın güçlendirilmesi talepli kat maliklerine açmış olduğum dava nedeniyle Bakırköy Adliyesindeki yorucu çabalara ve aynı zamanda piyano&ney konseri nedeniyle konser salonunda yaptığım çalışmaların yoğunluğuna ara vermek istedim .
Ve birden aklıma geldi işte ...Çatalca  Noter'i hanımın  üç torunu var mini mini .. Bir tekne gezisinde tanışmıştık .. onlarıda akşam vakti getirmiş ve kızıda A.B.D  de evli eşide amerikalı .. tamam konuşur paylaşırız diye kafaya koydum ..  benim küçük kız gurbette ya ...damat yabancı ya  ... neyse erkenden duşumu aldım .. ha buda yeni adetim ... sabahın erken saatinde duş alıp zindeleşmek .... Ve saat 9 da yola çıktım . Be kadın doğru tarif alsan ya .. Istanbul yolları gün içinde bile değişir . Canım Istanbul'um ...  Neyse Büyükçekmece'yi bir heves geçtim ... yol inşaatı başladı ve benim tersim döndü .... Tabiiii yolda tabelalar hak getire  .. ve ben o hızla kendimi Silivri sapağında buldum Ve Çatalca yok ... Dön ,geri dönemezsin .. Sorsan kimse yok ... Biraz daha Edirne'ye doğru yol aldıktan sonra anormal bir dönüşle Istanbul İstikametine girdim ... Ve  heyooooooo.....Tanrım gitgit yok sorucak .. Tabii ben yolda durupta arabalara sormaya kalkınca sinirli halimden kimse durmaz oldu ... Neyse emekli bir polis memuru imiş kimliğini gösterdi  arabama aldım ve beni Çatalca Sapağına kadar götürdü....
Ve saat 12  de Çatalca Adliyesi'nde oldum ..  Daima ilk gideceğim yerdir adliye .. Ve tabiiii bir acele .. tuvalet ihtiyacı  su içme vs derken insanların şaşkın bakışları arasında asliye hukuk hakimine uğradım .. Nasıl olsa bir konu bulurum .. İnsanız değilm?Oda tatlı bir hanım hakim  ve genç beni bir yerden tanıdı ve samimi davrandı ...  Tanınmak insanın hoşuna gidiyor heheheh. Derken  noter hanım geldi  tabikii ben bütün adliye ile haşırneşir olmuştum bile ...çocuklardan  konuştuk....   yemek yedik adliyede . Pek verimli olmadı sohbet ... Neyse.... Ama günümü değişik yaşamalıydım .. Sakinleşmeliydim .Dönüşe geçtim ve yolda Antikköy denilen göl kıyısında değişik bir köy mizanseninde çay ve çörek keyfini yaşadım ... veeeee salimen Yeşilköy'ümdeyim.......Merak etmeyin  kızlarım ......
 

08 Mart 2008

Sabahları.. bebek gülücükleriyle uyanmak ...


Bebeklerin o minik  ellerini ayaklarını sevmeyi hiç özlediğiniz oldumu ? İşte ben çook özlemişim .. Ve sabahları bebek gülücükleriyle  bu yakınlarda uyandırıldınızmı ..? Sanki gün ışıyorda siz farketmemişinizde o bebek insan size onu hatırlatıyor ... Hiç bu aralar kucağınızda bebek uyutup onun melek güzelliğinde tüm üzüntülerinizi unuttuğunuz oldumu ? Havanın soğuk ama güneşin çok sıcak olduğu bir  kış öğlen vakti acele torunu giydirip boğazın serin sularını  geçen kocaman gemileri Emirgan Çınaraltın'da  oturarak seyretmeyi    hiç düşledinizmi? Akşamları annesinin işten dönüşünü heyecanla beklemek   ona bebesini mutlu olarak   vermek ve sevincini görmek ....  Babasının uzun iş seyahatinden dönüşünde kızına  sarılışını sevgiyle izlemek .....
 İşte ben öylesine güzel bir ongün yaşadım ..  Beş aylık Cemre torunla başbaşa .....