2007 yılına çocuklarım ve sevdikleri ile ,Istanbul'umda annemin babasından miras yoluyla kalanlarla aldığı,pek sevdiği ve hakkımız olan ama benim nelere rağmen oturabildiğim Yeşilköy'deki evimizde girdik .Ailemi yeniden toparladım . Çok şükür .
O gece ,iki kızımın bebekliklerini hatırladım yeniden. Onları giydirip, tertemiz bebek kokularıyla kucağıma alıp, tabii kendimi de süsleyip sokağa onları gezdirmeye çıktığımdaki övüncü şimdi daha değişik biçimde yaşıyorum.Petek kızımın daha yirmi günlükken sarı tulumunu giydirip bende yeşil bir tuvaletle bir yakınımızın düğününde bebeğimle olmak ve babasının kucağında başı dimdik kocaman kara gözleriyle etrafa bakışını ve birde Altınoluk kıyısında tekneyle açılıp küçük kızımın iki yaşında yüzme kolluklarıyla açıkta çıplak denize bırakıp bir melek gibi yüzüşünü ve bizim heyecanla ona seslenişimizi güzel bir tablo gibi hatırlıyor ve yaşıyorum. Çocuklarımı bilgime ve önsezilerime güvenerek yetiştırdim .Doğada bana yardım etti .
Bu arada 2007 yılına fırtına gibi geldi ve New York 'a gitti benim küçük kız .. Bir heyecan , bir heyecan . .Petek kızım ve Mehmet ablalık ve ağabeylik yaptılar onlara .Emirgan'dan Yeşilköy'e Fatih'e yaşadığmız yerleri Mıke Brooks'.la paylaştık. Yiyecek ve yemek kültürümüzü adetlerimizi yaşattık ve o görkemli Sarayburnu yarmadamızın gecesini gündüzünü aynı hazla bizde etkilenerek misafirimize gösterdik .Hele bir Galata Kulesi gecemiz var ki çok hoştu .. Beni yine anılarıma götürdü ,ağabeyim Barış'la yaşadığım 1965 yıllarının Istanbul'u ve yaptığımız danslar .twıst, rock and roll ,çaça dansları ......ve ben onun dans eşiydim daima ,başka kız arkadaşı olsa bile beni hiç ihmal etmezdi canım ağabeyim .Ve uzun boylu olduğu için ben onüç yaşından itibaren topuklu giymeye ve güzel yürümeyi dans etmeyi öğrenmiştim . Neyi öğrenmedim ki erkenden bisiklet, tavla ,yüzme ,araba kullanma .....İşte o problemli babanın diğer yönleri bunları yaptırdı bize ...
Sait Halim Paşa yalısı , Hidiv paşa kasr'ıYeniköy , Yıldız Parkı içindeki köşkte o yıllarda yabancı konuklara piyano çalmıştım .Barış ağabeyim mühendis olmuştu ama yapmadı ,kokartlı profosyenel tercüman rehber olarak çalıştı . Türkiye'nin ilk rehberleri .. .Açık Hava Tiyatrosun da ilk müzik festivalleri de o yıllarda başlamıştı..
.Çocukluğumuzda ağabeyimden daha iyi bisiklete binerdim ., mahallede haksızlık olursa oğlan çocuklarını döverdim ., annem baş edemez yazları beni doğduğu yere Niğde Bor'a götürür Anadolu'nun bağrında bağlarında ,derelerinde, bahçelerinde enerjimi bir güzel atardım . Dedem o yörenin ilk tapucu su okumuş bir insan . Anneannemde Kuşçu sülalesinden bir ağa kızı imiş. Ve şimdiki filmlerdeki gibi evleri bağları vardı anneannemlerin.. Dayılarım1950 yıllarının mühendisi ve mülkiyelisi idiler. Büyük dayım Danıştay üyeliği ,küçük dayımda Kara Yolları Bölge Müdürlüğü yapmıştı, ama onlarda mutlu aileler olmadı ..
Çocukluğumda arkadaşlarım bir şekilde bana yetişemiyorsa dayak yiyordu benden .Sonraki yıllar anlamıştım kavga çıkaran bir çocuk değildim ama bir çocuk .zeki akıllı değilse kabullenemiyormuşum demekki !
Küçük ağabeyim ,büyük Ağabeyim Savaş'la benim gibi hayata dayanıklı bir kızkardeşın arasında kalmıştı .Savaş ağabeyim daha yapılı olması kuvvetli gözükmesi ve babamın kardeşler arasında kıyas yapması ve aşşağılamaları nedeniyle küçük ağabeyim kendini ispatlıyamamştı ...Savaş ağabeyim Saint Benoit lisesini Sutanahmet Ticari İlimler Akademisini bitirmiş ve işletme ihtisası yapmış çok değerli bir elemandı . Babamın anormal desteği vardı okumamıza acaip derecede bilgili ve ufku son derece geniş Istanbul kültürüne vakıftı.Fakat hayat hakkı tanımazdı yakınlarına. Baba dedem Varna'lı olup 1800 lerde Istanbul Bakırköy'e gelmişler .Hasılı baba tarafından 150 yıllık Istanbul'luyuz . .Ben babamın iyi yönlerini alıp yanlışlarını bir şekilde eleme kapasitem oldu yaşam tarzım nedeniyle . Çünkü babam ,kendi yapamadıklarını ve ordudan çok çalışkan olmasına rağmen disiplinsizlik nedeniyle çıkarılmasını hazmedemediğinden tüm enerjisini hırs ve kıskançlıkla birlikte ailesine yansıtıyordu, ben tek kurtulandım ...ama nelere rağmen ..İşte büyük ağabeyim Savaş bu baskılar nedeniyle ağır bir ruh travması geçirmişti . Ve ben odaklıydı bu rahatsızlığı .. bu olayda iradeli ve dirençli çıkmış ağabeyimle ilişkimi iyi ve dengeli olarak sürdürmüştüm .Ama ömrü kısa sürmüş 28 yaşında yedek subay olarak askerliğini yaparken denize atlayışı sırasında boyun kemiği kırılması nedeniyle üçgün yaşayıp vefat etmişti ...Fakat hep suçluluk duygusuyla yaşadı bana karşı ağabeyim . Ölümünde ben 18 yaşındaydım ve babamla
hastahanedeki bakımı ve defnedilmesi dahil tüm sorumlulukları üstlenmiştik .Annem ilaçlarla uyutulmuş Barış ağabeyim maalesef adeta kaçmıştı bu acıdan . Ömrü boyunca oda bu nedenle bize karşı suçluluk duygusu yaşadı ..Ama annem için ilk erkek evladında yaşadığı bu acılar onun hayatını ağır ve olumsuz olarak çok etkilemişti .Dini duyguları olan annemi babam' bak dua ettin ,Allah oğlunu elinden yine aldı 'diyerek annemi iyice yalnızlığa sürekledi ve kendine mahkum etti. Babam zaman zaman ürkütücü acımasızlığı olan bir ateısttı .Ve bana bu olaylar çocuklarımı yetiştirirken ders oldu yapmamam için çünkü babam gibi enerjisi olan bir insandım . Barış ağabeyim bu gerçeklerden ve hayattaki tüm gerçeklerden hep kaçtı ve kişiliği bir türlü güçlenemedi .Herkez babamdan korunmaya çalışıyordu birtek ben göğüs geriyor ve kendimi geliştiriyordum. Babamın bana öğrettiği iyi şeyleri değerlendiriyor bana uymayan için bayağı direniyordum .
Neyse bu temiz kalpli canım Barış ağabeyim paket gibi beni heryere götürürdü . Onunda birtanesiydim .
Annem hastalığının ağırlaştığı dönemde 2000 yıllarında ağabeyimde ayaklarındaki varis nedeniyle çalışamadığı için onu bana emanet etmişti .Çünkü ben hep cesur olmuştum ,güçlü olduğumu söylerdi annemde . Küçüklüğümde neler yapardım bu ağabeyime . Gerçek ailemdi benim o sevgimiz negüzeldi . Benim fotoğraflarımı çekmişti , genç kızlığımda siyah beyaz hala evimin duvarlarında asılıdır .Her gittiği ülkeden bana ,çocuklarım olduktan sonra onlara hediyeler getirirdi . Çok güzel sevgilileri oldu . Ama birtanesini Fransız Marise çok sevmişti .Bu kızın babasının güçlü bir mevkii vardı ve ağabeyimi kısa bir dönem için sınır dışı etmişlerdi Fransa'dan .Sonra evlendiği İzabell . ile mutlu olamamış ve daha sonra boşanmışlardı ..Türkiyede Akçay'da kaldıkların da bize Altınoluk'a uğramışlardı. Bizimde Süha ile bayağı fırtınalı dönemimizdi .Petek onlarla kalmıştı. Melez tarzı esmer güzeli bir küçük kız olmuştu ve beş yaşında çok akıllı gözlemci ve sakin bir çocuktu . Ağabeyim ile Izabell'in çocukları zannetmişlerdi Petek'i. Her iki kızımda dayılarını çok sevdıler ve özel bir dayı sevgisi yaşadılar .
Biz Süha ile Avrupa seyahatınde İzabell ile evliyken ağabeyimde kalmış ve Paris'i çok güzel gezmiştik .Süha ile birbirlerıni severlerdi .Süha ölmeden kısa bir müddet önce ona gitmişti. 1994 yılında İstanbul'da .İki erkek hayatlarında travma yaşamış iki cocuk adam . Hiç olmadığı kadar sohbet etmişlerdi . Ağabeyim kendi gerçekleri öğrenmedi Süha öğrendi. ve insanlara küs gitti niye ben ? diyerek Güzel insanlarım benim onlar .Evet hayatımın üç iyi erkeği ağabeylerim ve eşim hayata küs gittiler .Kader birliği var onlar arasında birşekilde belkide zamanlama doğru idi tanrı onların daha fazla acı çekmemelerini istemişti , kimbilir?Gerçeklerle yüzleşmek her insanın kaldıracağı bir durum değildir .Darmadağın olabilirler . Ve ben onların tek sevdikleri idim
.Ve dördüncü erkek , potansiyel tehlike babam yaşıyor . Ve şimdi 96 yaşında ,evladı beni yenmek için hala uğraşıyor .Barış ağabeyim anneme küçük çocuk gibi düşkündü .Annemin ölümünün ertesi günü evleneceği kadını babam eve getirmişti ve 45 yaşındaki kadın ağabeyimden küçüktü ve babam ağabeyimi onun önünde kıskançlık nedeniyle tokatlamış ,onbeş gün sonra bu bakıcı kadınla nikah kıymış ve ağabeyimi evden atmıştı . Ağabeyim baba evine tekrar geri döneceğini hep hayal etti ama kısmet olmadı . Babam bu tarihte 90 yaşında idi .Genç kadın tesiriyle adeta gözü dönmüştü .Bu son olaylar olmasa bu ağabeyim yine mutlu olurdu dedim ya gerçeklerle yüzleşmedi ve hep çocuk kaldı ne güzel içten gülerdi O acılarını ve çocuk gibi ağlayışını unutamam ağabeyimin.Büyük ağabeyim ve Süha adeta gitmek istediler bu dünyadan.Ama Barış ağabeyim yaşamayı istiyordu ama gücü kalmamıştı.Babama kinim yok ,çok acı verdi bizlere ,annem ile ağabeylerim onu affetse bile Tanrı affetmez.
Barış ağabeyime ,annemin devamlı Türkiye'ye gel değişi babamın baskısı ve kendi zayıflığı zaaflarına yenik düşüp Türkiye'ye dönüp baba evinde tekrar oturmaya başlaması onun hayatta kaybetmesine sebep oldu diye düşünüyorum. Sırtında iki ben vardı annem peygamber benleri derdi .ve saf kalpli oğlum diye severdi ağabeyimi . Ne yapsın dağ gibi büyük oğlu sorun yaşamış tam annemi mutlu edicekken kaza nedeniyle vefat etmişti .
Küçük ağabeyimle kardeşliği yaşadım .. Hayatı çok yoğun geçti gezdi sevgilileri oldu ama bir yuvası olamadı Çok fazla ezmişti babam onu çok dövmüştü .Ağabeylerimde Fransız eğitimi bende piyano eğitimi ama evde şiddet ...Canım kardeşimi annemin ölümünden birbuçuk yıl sonra 56 yaşında kaybettim .
Ve bugün 29 ocak 20007 ağabeyimin vefatının beşinci yılı. Huzur içinde yatsın çok ağlattı babam ağabeyimi ve annemi ölümlerine yakın.Annem şimdi koynunda iki oğlu ile beraber kabristanda yatıyor .Güzel Behice derlermiş anneme . Anneannemde iki erkek çocuğun arasında onu ezmiş Babama 18 yaşındaki annemi Istanbul'lu ve genç Jandarma komutanı diye verivermişler . Huyunu suyunu bilmedikleri bir adama. . Annemde Anadolu'nun hayatından kurtulacağım Istanbul'a gideceğim diye hemen kabul etmiş. Ne övünürdü iki oğlan annesiyim diye babamın eziyetlerini onlarla unuturdu .. Babam gençliğinden beri olan genç kadın zaafına nihayet yenilmişti .Çocukluğumuz hep bu yanlış ilşkilerin tartışmaları ile geçmişti . Acı olan annem ölümüne yakın 80 yaşında bile bunu bilerek vefat etti . Kara oğlunu saf kalpli oğlunu bana emanet ederek .Babamın evlendiği yarı yaşındaki eşinin tahrik neticesinde ,ağabeyimin canımızı ve malımızı ve çocukları olmadığı için çocukları gibi sevdiği yeğenlerinin haklarını korumak için bana sattığı hisselerini ,ağabeyimin ölümünden sonra geri almak için babamın bana açtığı davaları acı ve hüzünle yürüttüm ve çocuklarımın hakkını savundum .Hakkımızı ve kendimizi savunurken annemin ve ağabeyimin acılarının diyetini biraz olsun ödedi babam .........Maalesef kendi seçimiydi ...Torunlarıyla neler yaşayacaktı ... ne değerler görecekti ...Durmadı ve devam ediyor ..yanlışlarına ......