Rüzgarıda bir başkadır bu şirin beldenin. 'Sabahın gözü açılmadan' ve 'gecenin köründe'' denize girdim .Çook özlemişim denizini Altınoluk'un . Sabahları pırıl pırıl berrak ve soğuk sakinliği ile denizin vücudumu sarması ve zınk!!! diye ayıltması . Akşam üzerleride zaman zaman hırçın dalgaları ile beni yorması... ama hep tertemiz...Sonra yıllarca kullandığım yüksek seleli beyaz biskletimle ara yollarını arşınlamak .. Altınoluk'un ..
Hele bisikletten sonra terli denize atlamak coosssss !!!!!! yani işte bu ! ve kulaçlar atarak derinlere açılmak ... Akşamın ,dağların yarık olan kısmından gelen rüzgarının yüzümü okşaması da ayrı bir güzellik tabiii. Özellikle bizim siteye denk gelen bu dağ yarığı .. bu bölgenin iklimine resmen tesir ediyor .. yaniiii Kaz Dağları.....'.Oksijen çadırı' diyorlar ya..
.. Tabii beldenin merkezinde olan buraya özgü erkekleri bol 'kahveler' ve sahildeki kadın ve ' haşemalı kadın' bolluğuda buraya mahsus diğer özellikler ..Ama' Çınar Altı' Gazino'su kalabalığa rağmen şirin ....Bazen rastladığım eski tanıdıkların bazılarının selamdan kaçınması .. yüzlerindeki o acımasız hastalık izlerinden kaynaklanıyor kura işte .....kime çıkarsa .....Ama bunların hiçbiri denizimin ve dağımın bana verdiği keyfi değiştirmedi tabii . Yaşam ...
Ayrıca evim hala eski ve tabii eşyalarda öyle .. ama en hoşu halaa merdaneli ve hatta elle çevrilen^^ çamaşır makinemin ^^olması ve yıkanması için bir çarşaf dahi koyduğunda 'sadece iki çarşaflık büyüklükte 'olduğunuda hatırlatarak .. bu sevimli makinemin banyo içinde kıvırtarak dolaşması ve benim tüm gücümle merdaneyle savaşarak pikeleri sıkmam....tabiiii nostalji . heheheheheh Ayrıca iş yaparken dahi ingilizce çalışmam bayağı hoş oluyor ! Bu yaşta .. Çocuklarım için tabii .. Petek kızım desteğiyle bilgisayar öğrendim şimdide ingilizce... Beni Budapeşte'de dahi çalıştırdı... ...İpek kızda beni Karaip'lere davet ediyor bakalım .. benim denizlerimden güzelmi'????*