Dizilere ara ara gözüm takılıp gördükçe yazasım geldi Anadolu'muzun caaanım insanlarını ve mistik güzelliklerini ....
Doğu ve Güney Doğu Anadolu'yu
gezme dürtüm yine sevdiğim bir meslekdaşımın o diyarlarda işinin olması nedeniyle açığa çıktı . Ve zaman aralıklarıyla sırt çantamı aldığım gibi otobüslerle ,ara ilçelere minibüslerle yolculuk yaparak ve yöre ahalisiyle sohbet ederek yahut meslekdaşlarımı bularak ve barolara uğrayarak çoook değişik serüvenler yaşadım .
Batman Dicle Nehri'nin doğu kıyısında yer alıyor .,Hasankeyf ,ülkemizde dünyanın en eski uygarlıklarının yaşandığı yeri görmek bir yana yörenin yerlisi T.P.A.O İdari İşler Müdürü ama Batman'ın en doğal insanı Nurullah Uçar'ı anmadan geçemem.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın tesislerinde kaldım . Nurullah Uçar 'ın yöreye ait esprilerini ve değişik dinlere ait lehçe taklitlerini tiyatro sevgisini ve etrafına topladığı birbirinden ilginç insanlarını unutamam . Eşinin sessiz zarif güzelliğini yine ora kadınlarına has çekingenliğini ve sevgisini gülümsiyerek anımsıyorum .. Hasankeyf 'i Nurullah Uçar'ın rehberliğinde gezdim.Şehre su getiren kanalları,mağara evleri ve her bölgemizde olduğu gibi Gayrimüslimlere ait bazı yapılarında 'kilise kalıntılarının' mevcudiyeti Hasankeyf'tede Müslüman ve Hristiyanların içiçe yaşadıklarını görmüş ve şimdiki halimize üzülmüştüm .
Bitermii güzellikler ..Midyat.. gümüşleri ve ev şarapları...Yezidi dinine mahsus özel ibadet yerleri ..
Ve Mardin .. Çok sevdiğim sınıf arkadaşım , eski Mardin Baro Başkanı Av. Cemal Artık . O tarihlerde Mardin Valisi Temel Koçaklar ve Hazine Avukatı eşi Balıkesir'den arkadaşım Sabahat Koçaklar ....Mardin 'de bir sıra gecesi . ..Arkadaşlarımın bana gösterdiği sıcak ilgi ne hoş izler bıraktı bende .. Gece baktınmı bir mücevher kolye gibi gözüken ve gündüzleri taşlarının rengini güneşten alan Mardin ....
Urfa 'nın o tarihlerdeki savcısı ismini hatırlıyamadım .. bize yörenin dağlarında beslenmiş kuzularından hazırlattığı pirzolaların tadını ve 'mırra' 'nın o tek yudumluk kahvenin kokusunu unutamam...' Şıllık tatlısı.'... ya kebapları.......Balıklı göl......üzerine efsaneler anlatılan göl... Harran Bölgesi ve Üniversitesi ... Ama topraklarının susuzluğu ve insanlarının bu topraklardaki çaresizliği..........
Diyarbakır , yine sınıf arkadaşım Avukat Halit Ötük , Eczacı güzel eşi...Ve misafirperverlikleri ...Surları Kervansarayı veee'Kaburga dolması' ile gri renkli temiz olmaması ile beni şaşırtan Diyarbakır ...
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde misafir olmam .. Rektör Yücel Aşkın ile sanat , üniversite konularındaki sohbetimiz ve Şener Şen'in katıldığı bir tiyatro sohbet toplantısı ve üniversitenin müzik bölümündeki piyanolar.. tanıştığım azeri piyanistler .. Doğu ilinde bir vaha....Daha sonra Van Baro'sunda avukat arkadaşlarla İran sınırına yakın olmaları nedeniyle iki üç günlüğüne İran'a gidip İran kadınlarıyla yapılan' Muta 'evlilikleri konusunda konuşmalarımız ve Güzel Sanatlar Galerisi Müdürü Maşuk Canbey ile Van gölü gezimiz 'İnci kefali' yememiz ,Akdamar Adası sonra Van Kalesi... Vee beyaz kedilerinin doluuuu bulunduğu bakım evi..... nasıl sevdim onları bembeyaz tüyleri ve ayrı renk gözleriyle benim Pamuk kedimi
hatırlattılar..
'Ağır Dağ' zamanla ' Ağrı Dağı ' olmuş ve ismine yakışır bu dağımızın yanındaki 'yavrusu Ağrı' bana çok şirin gelmiştii.. Minübüslerle devam ettiğim Doğu Beyazıt ' nohutlu et ' yemekleri veeee Hacı İshak Paşa Sarayı .....Anlatıldığına göre mimarı belli değil sır dolu bir saray hakikaten ürpertici bir güzelliği vardı ,bakımsızdı o tarihlerde .. ama benim avukatlığını yaptığım' Vakıflar Genel Müdürlüğü' tarafından şimdi restore edilmiş....
Kars' Kafkas Üniversitesi'nde kalışım ve tehlikeli
maceralı Ermeni sınırındaki' Ani harabeleri 'ni gezişim . Atlarının güzelliği ile Kars ....Yeşilliğin içinde yeleleri ile koşuşları... beynimde fotoğraf oldu..
Ayrı bir zaman diliminde Malatya İle Adıyamanın senin benim kavgasını ettiği Nemrut dağına ,hakim arkadaşlarla çıkış .Yolda özel sahandaki et kavurması ve dönüşte askeriyenin gece gösteren dürbünleriyle etrafa bakış silahla atış denemeleri..... Heyecanlı bir dağ gezisi tabii zirve unutulurmu ?.. Güneşin doğuşunu değil biz batışını yaşadık ...Yıldızlarla donatılmış arslan kabartması ve Kartal kafası.... Düşen taşlardan almıştım hala üzülürüm ....
Eğin ve Fırat nehri .. Eşim Süha'nın anneannesinin memleketi .. soyadlarını aldıkları yer' EĞİN'LİOĞLU ... .Ulaşımı zor dağların arasında kaybolmuş gibi gözüken ama değerlerini muhafaza eden bu yerde el yapımı aldığım otantik ayyakkabı tarzı terliklerinin güzelliğine ve sağlamlığına hayran kalmıştım ..Hala durur......
Veee sabahın ilk ışıklarında otobüsten uyanıp gördüğüm Elazığ Hazar gölüüüüüüü ...
Ayrı bir zaman Antakya'.Hatay '.Yemek kültürlerinde ve insanların daha rahat olmasında bir dönem yaşıyan Fransız'ların tesiri olduğuna inandığım bu güzel şehirde , yine yalnız kalmadım ..zaten kalmazdım ya!!!!! insanları hala o kadar içtenki Anadolu'muzun ....Sınıf arkadaşım Avukat İsmail Yoğurtçu .. ve eşinin misafirperverliği.. tabii beni yöre yaşamına daha güzel dahil olmamı sağladı ...Arkeoloji müzesindeki mozaikler .. otla ve kekikle yapılan mezeleri.. aklımda kalan 'zahter salatası ' ,humus, çökelek salatası.....plavları meşhur ... ve unutulmazlarımın arasında ..... ayyyyy bitermi benim memleketimin .. renkli ..coşkulu ...özellikleri ............................................